2 Ocak 2014 Perşembe

Pınar Mermer ile 2-3-4 Yaş Semineri Notlarım 1. Bölüm

Toprak doğduğundan beri  severek takip ettiğim Pınar Mermer'in düzenlediği seminerlere 22 Aralık Pazar gününe kadar katılma şansım olmamıştı. Bu kez işlerimi ayarlayıp Miniaktivite'de düzenlenen 2-3-4 Yaş Seminerine katıldım. Seminerin 18-24 ay ve 24-36 ay bölümlerine girdim. 4 yaş için daha vaktimiz var ne de olsa:) Çocuğum büyürken bu seminerde edindiğim bilgilerden faydalanacağım kesin. Siz de Pınar Hanım'ın bizimle paylaştığı bilgileri merak ediyorsanız seminer notlarıma göz atmanızda yarar var:) Ayrıca seminer sonunda Özlem Ekenler ile "Farkındalık" çalışması yaptık. Farkındalık çalışması anneler-babalar için değişik bir deneyim oldu. Bunu da yazının sonunda anlatacağım.

18-24 Ay

18-24 ay aralığında çocukları olan anneler ve bir babanın eşliğinde ilk bölüme başladık. Herkes önce kısaca çocuğunun hikayesini anlattı ve birbirimizi merakla dinledik. Paylaşımlarımızın sonucunda "bunu sadece ben yaşamıyorum",  "sadece benim çocuğum böyle davranmıyor" demek ki diye çıkarımlarda bulunduk. Evet sevgili anneler yalnız değiliz:) Ve başka annelerle bir arada olup konuşmak bile insanı rahatlatıyor. Ben oğlum Toprak'tan yana bugüne kadar pek sorun yaşadığımı söyleyemem. Bu yüzden oğluma bir kez daha teşekkür ediyorum:) Ama aylar geçerken o da yavaş yavaş 2 yaş sendromunun sinyallerini vermeye başlıyor. Bir de çok kısa bir süre sonra bir kardeşi olacak. Bu yüzden burada edindiğim bilgiler bizim için çok kıymetli. Gelelim 18-24 aylık çocukların fiziksel & psikolojik özelliklerine ve onlarla iletişim kurarken nelere dikkat etmemiz gerektiğine:

  • Her çocuk farklıdır. Fiziksel özellikleri değişiklik gösterir. 
  • Bu dönemdeki bir çocuk yaklaşık 50 kelime kullanabilir. Canım oğlum Toprak hala konuşmuyor. Ihhh ıhh diyerek ve işaretle her istediğini anlatıyor. Bu şekilde devam ettiği sürece konuşmaya pek niyeti olmayacak. Bazen bir kelime söylüyor ama sonra onu da söylemekten vazgeçiyor. Oğlumun ıhhh diyerek anlattığı şeyleri onun yerine söylemeyerek bebeğimi konuşmaya teşvik ediyorum şimdi. Pınar Hanım'ın önerisi ile bir ay bunu deneyeceğim. Umarım ilerleme kaydedeceğiz:)
  • Küpleri üst üstü dizebilirler.
  • Artık nesneleri ağızlarını götürmeyi bırakırlar.
  • Taklit etmeyi çok severler. Biz evi silerken, süpürürken onlar da aynı işleri yapmak isterler. Bu durumlarda çok müdahaleci olmadan çocuklarımıza fırsat tanımalıyız.
  • Onlarla taklit oyunu oynayabiliriz. Çocuklarımız yemek yerken oyuncaklarını da masaya oturtarak oyuncaklarına yemek yedirebiliriz. Tuvalet eğitiminde de böyle oyunlara başvurabiliriz.Oyunlaştırmak çok önemlidir!
  • Tehlikeli davranışlarda bulundukları zaman onlara seslenmemize rağmen bazen bizi duymuyorlar. Böyle bir tehlike anında çocuğumuza "yapma" demek yerine "dur" demeliyiz. O anda yaptığı tehlikeli hareketi bebeğimizi sarsmadan, korkutmadan sonlandırmamız gerekir. Bazen elimizde olmadan panikle çocuklarımızı kaptığımız gibi havaya kaldırdığımız oluyor. Böyle yapsak bile ona hemen duygularımızı, neden böyle davrandığımızı anlatmalıyız: "Çok korktum" diyerek yavruya bir açıklama yapabiliriz:) 
  • Bu dönemde çocuklarımız boya kalemlerini kullanmaya başlarlar. Ben burada yaşadığım bir olayı paylaştım: Salonumuzdaki sandalyelerimiz tükenmez kalem ile boyanmış durumdalar. Hatta Toprak'ın odasındaki masası, sandalyelerinin altı çizimler ile dolu. Ne kadar kağıt versem de bunları boyamayı tercih ediyor. Meğer oğlum yaşadığı yere iz bırakıyormuş. Çizim yapması için ona bir alan tanımak ve başka bir yeri boyarsa her seferinde ona kendi alanını göstermem gerekiyormuş.
  • Pınar Hanım çocuklarınızı haftada kaç kere ormana götürüyorsunuz diye sorduğunda hızlı yaşam temposunda bunu çok sık yapmadığımızı fark ettik. Çalışan ebeveynler olarak hafta sonları ancak parka gidiyoruz ve özellikle kışın Avm'lerde çok zaman geçiriyoruz. Oysa temiz havada zaman geçiren çocuğumun rahatladığını ben de çok net gözlemliyorum. Ne zaman temiz hava alsa, enerjisini dışarıda atsa çok daha iyi iletişim kurabiliyoruz. Ve aksine Avm'de çok geriliyor. Avm'lerde çok fazla uyaran olduğu için çocukların öfke nöbeti geçirmelerinin çok normal olduğu öğrendik. Çocuğumuzun yaşadığı öfke patlamalarını not etmemizde fayda var. Bu notlara bakarak çocuğumuzun hangi durumlarda (Örneğin avm'de, çok yüksek sesle konuşan insanların yanında vs) öfke nöbeti geçirdiğini anlayabilir ve onu bu ortamlardan uzak tutarak öfke nöbetlerini önleyebiliriz.
  • Çocuklarımızı yetiştirirken ödül-ceza yöntemini kullanmamanın onları odada yalnız başına ağlatmamanın öneminden de bahsetti Pınar Hanım.  Çocuğunuzun sizin kollarınızda, güven içinde ağlayıp rahatlamasına ihtiyacı var!
  • Bu dönemdeki bir çocuğun oyun odağı 5-7 dakikadır. Bir oyuncakla bir saat oynamasını beklememeliyiz.
  • 18. aydan itibaren ayrılma - birleşme provaları yapmaya başlarlar. Başka bir odada oyun oynuyorsa arada gelip sizi kontrol edip oyununa geri dönebilir. Ben bunu yakın zamanda gündüz uykusunda yaşamaya başladım. Eskiden oğlumu yatağına yatırıp, öpüp koklaşıp odadan çıkardım. Şimdilerde bir süre orada kalmamı istiyor. Kendi kendine yatıyor, 5 dk. sonra kalkıp orada mıyım hala diye bakıyor. Orada olduğumu görünce uykuya dalıyor. 
  • Paylaşımı öğrenmeleri için bir sana bir bana oyunu oynayabiliriz. Bir sana, bir bana, bir kediye diye oyun oynayabiliriz.
  • 18. aydan itibaren bezi bırakmaya başlayabilirler. Ama  2-3 yaşa kadar iyi öğrenemeyebilirler. Burada önemli olan çocuğunuzun bezini bırakmaya hazır olduğunun sinyalini vermesidir. Eğer bezini bırakmak istemiyorsa çok ısrar etmemeliyiz.Freud'a göre eğer katı bir tutum sergilersek kişilik gelişimleri etkilenir. Tuvalet eğitimi sırasında onları korkutmamalı ve cezalandırmamalıyız. Bir de tuvaletini yaptığı zaman çok büyük tezahürat yaparsak kakasını çok değerli sanıp bize vermek istemezmiş:) Oğlum bir süredir kakasını yaptığı zaman bezini gösteriyor. Tuvalete oturmak,sifonu çekmek istiyor. Sonra da ellerini yıkıyor. Aslında bunlar bezini bırakmaya hazır olduğunun belirtileriymiş. Burada bir ANCAK diyoruz! Evet bunları yapıyor ancak çok yakında zamanda kardeşi olacak. Kardeşin doğumu ile birlikte çocukta bazı gerilemeler olabilirmiş. Örneğin bezini bıraktıysa kardeşinden göreceği için tekrar beze geri dönebilirmiş. Bu yüzden oğlumun tuvalet eğitimi için doğru bir zaman değil. Bir süre sonra evde altı bezli iki bebek olacak ama tuvalet eğitimi için artık yazı bekleyeceğim.
Seminerin ikinci bölümünde ise 2 yaş sendromunu bol bol konuştuk. Notlarımın 2. bölümünde 24-36 ay arasında çocuklar için bilgiler yer alacak. Daha ilk bölümü yeni tamamladım. Annelik, hamilelik, iş hayatı derken bu aralar biraz geç yazabiliyorum maalesef....



Ve gelelim Özlem Hanım ile yaptığımız Farkındalık çalışmasına: Günlük hayatta birçok şeyi farkında bile olmadan yapıyoruz. Dişlerimizi fırçalıyoruz, yemek yiyoruz, araba kullanıyoruz. Bunları yaparken şuan dişimi fırçalıyorum, diş fırçasını tutuyorum, fırçanın sapı yumuşak vs. demiyoruz. Hepimizin aklında başka başka düşünceler oluyor. Farkındalık ise bir aktiviteyi rutin olarak değil, olan biteni hissederek, farkında olarak yapmak. Biz de Özlem Hanım ile Çikolata Meditasyonu yaptık. Normalde paketini açıp saniyeler içinde yediğim çikolatayı önce paketini açmadan avuçlarımda hissettim. Sonra paketini açtım. Ortadan ikiye böldüm ve ağzıma attım. Çikolatanın tadını, kokusunu hissederek yedim. Hayatımda çikolatayı hiç bu kadar uzun sürede yememiştim doğrusu:)  Bu çalışmadaki amaç günlük hayatın içinde "ayık" ve " farkında" olmak. Günlük işlerimin arasında kendime birkaç dakika da olsa zaman ayırarak farkındalığımı arttırabilirsem ne mutlu bana:)



3 yorum:

  1. Çok faydalı bilgiler için teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pınar Mermer'i ben de takip ediyorum... Pınar Mermer'e bilgileri için teşekkürler !!!

      Sil
  2. Notları ben de ilgiyle okudum paylaşım için çok teşekkürler :-)))

    YanıtlaSil