27 Kasım 2013 Çarşamba

Bebek Arabasından Pusete Geçiş




Toprak'a ilk aldığımız eşya bebek arabası olmuştu. Hamileyken bebek arabasında bebeğini dolaştıran annelere çok özenip ben de bir an önce bebeğimi dolaştırmak isterdim. Hala da bebek arabası ile oğlumu dolaştırmayı çok seviyorum. Bebek arabası almak için araştırma yapmaya başladığımda kafam çok karışmıştı. Onlarca çeşit arasından seçim yapmak oldukça zordu. Biz de eşimle e-bebek mağazasına gidip modellere bakmıştık. Hatta ne alacağımıza güya karar vermiştik. Beğendiğimiz bebek arabasını almadan önce bir de Haşim İşcan Geçidindeki mağazalara bakmak istedik. Orada daha önce görmediğimiz bir modeli beğendik ve alıverdik: Jane Rider Travel Sistem Bebek Arabası. 



Bu bebek arabasının özellikleri, güvenlik tedbirleri, arabada oto koltuğu olarak da kullanılan ana kucağı, çantası, yağmurluğu, kışlık tulumu, şemsiyesi içimize çok sindi. Arabayı aldıktan sonra bir kaç ay daha yavruyu bindirmek için bekledik:) Toprak doğduktan sonra ilk olarak ana kucağında arabayı kullanmaya başladık. Zaten yeni doğan bebekler için ilk etapta bu kullanılıyor. Ana kucağı arabaya da bağlandığı için Toprağı bir yerden bir yere taşırken indirip tekrar bağlamak zorunda kalmadık. Sadece ilk günlerin acemiliği ile arabaya bu koltuğu bağlamak için çok uğraştığımı hatırlıyorum. Sonra alışıyorsunuz ve aslında ne kadar kolay olduğunu görüyorsunuz. Ana kucağı 9 kg'ye kadar bebekleri taşıyor. Biz 6 ay kullanırız diye düşünürken ilk resimde gördüğünüz bu minnoş daha 1 aylıkken ana kucağını oldukça doldurdu, 3 aylık olduğunda ise ana kucağı bölümüne sığmamaya başladı. Biz de oğlum 3 aylıkken aşağıdaki gibi yatay pozisyonda büyük olan bölümü kullanmaya başladık.



Jane Bebek Arabasını oğlumun doğumundan geçtiğimiz aylara kadar keyifle kullandım. Hamile olmasaydım kullanmaya da devam edecektim. Hamileyken bebek arabasını tek başıma taşımam oldukça zorlaştı. Bir de Toprak binince iyice ağırlaşan bebek arabası yerine baston puset almaya mecbur kaldım. Zaten yeni bebek gelince Jane'e bineceği için Toprak için bir pusete ihtiyacımız olacaktı.


Tatile gideceğimiz hafta apar topar baston puset aramaya başladım. Puset deyince Maclaren ilk tercihimiz oldu. Maclaren pusetleri arasından da Triumph modeli tam istediğim gibiydi. Hem hafif, hem kolayca açılıp kapanabiliyor hem de çocukların uyuması için sırt kısmı  tamamen olmasa da yatabilen bir model. Tatile gitmeden önce hızla aldım puseti. İlk olarak tatilde bol bol kullandık. Toprak daha odadan çıkmadan puseti açık görünce içine oturmaya başladı. Gündüz pusette uyudu hatta gece uykularının ilk saatlerini bu pusette geçirdi. Biz de böylece Toprak 19 aylıkken bebek arabasından baston pusete geçmiş olduk.

Pusette ilk uyku:)



Hem bebek arabası hem de puset kullanan bir anne olarak ikisini değerlendirirsem pusetin bebek arabasına göre hem artıları hem eksileri var:
  • Bebek arabası  hem bebek hem de kullanan için daha konforlu. Özellikle İstanbul'un güzide yollarında çocuk ve siz çukurları daha fazla hissediyorsunuz pusette.
  • Buna karşın puset bebek arabasına göre çok kolay taşınıyor, hızla açılıp kapanıyor, hafif, pratik ve daha az yer kaplıyor.
  • Bebek arabası çok dengeli, pusetin dengesi ise daha kolay bozuluyor. 
  • Bebek arabasına bol bol eşya koyabiliyorsunuz, pusetin alt kısmında ise küçük bir file var. Buna çözüm olarak pusetin kollarına file takılıyor.Eşyalarınızı bu fileye koyabiliyorsunuz.
  • İkisinin de yamurluğu var.
  • Bir de bu pusetin gölgeliği çok kısa ve kapandığı zaman tekerlekler gölgeliği kirletiyor. 
Eşim bebek arabasından bense pusetten yanayım. Küçük hanım gelene kadar ağırlıklı olarak puseti kullansak da ihtiyacımız olduğu durumlarda yine bebek arabasını da kullanacağız gibi gözüküyor.


21 Kasım 2013 Perşembe

Parmak El Ayak Boyamaca


"Boyalarla uğraşmak çok güzelmiş.

Üstelik ellerim, ayaklarım, kağıtlar, dolabım, sandalyem, yerler, kıyafetlerim de bu eğlenceye ortak oldular.

Annem ellerimin ve ayaklarımın izini çıkarmaya çalıştı ama ben o kadar çok boyaya bulandım ki izler bir türlü düzgün çıkmadı. Yaşaşın! Çok yakında annem yeni bir deneme daha yapar kesin.

O kadar boyandıktan sonra temizlenmek için uzun süre su ile oynamak da harikaydı. Yalnız annem benimle aynı fikirde olmayabilir, parmak boyama pardon her yeri boyama maceramdan sonra birkaç gün elinde bezlerle boya temizlemek zorunda kaldı.

Olsun, ben çok eğlendim en çok da annemin yüzü boyanınca güldüm!"




19 Kasım 2013 Salı

Hamilelik Günlüğü: 21-23. Haftalar




Bu aralar zaman nasıl geçiyor anlayamıyorum. Sabahları işe git, işten çık Toprak'ı al eve gel, yemek ye-yedir, oyun oyna, oğlanı uykuya hazırla, yatır derken benim pilim bitiyor ve günün sonuna geliyorum. Her gün aynı şekilde geçerken ben çok da farkında olmadan hamilelikte haftalar birer birer geçiyor.

20. hamilelik haftasından sonra hamile olduğum artık iyice anlaşılıyor. Ben daha çabuk yorulmaya, biraz da olsa paytak paytak yürümeye başladım. Bebeğim tatlı tatlı hareketleriyle beni çok mutlu ediyor. Benim yaşadığım mutluluğu eşimin de yaşaması için elini karnıma koyup hissettin mi, hareket ediyor diye bıktırana kadar soruyorum:)

2. Düzey Ultrason Vakti!

Hamileliğin bu dönemlerinde yapılan 2. Düzey Ultrason için randevu almıştım. 22+4'te girdiğim 2. düzey ultrason ilginç bir deneyim oldu. Toprak'a hamileyken de bu kontrole gittiğim için tecrübeliydim aslında. Bebeğin tüm organları tek tek kontrol edilecek, allah korusun herhangi bir anomali ihtimali değerlendirilecekti. Eşim ve torununu merakla bekleyen annemle birlikte 2. Düzey ultrasona girdim. Onlar bebişi benden çok gördüler diyebilirim. Ben heyecanla doktorun hızlı hızlı söylediği tıbbı terimleri anlamaya çalışıyordum. Yaklaşık 20 dakika geçmişti ve doktor bir ara aynı yerde durakladı, ben panikle suratına bakınca "her şey yolunda sadece ters durduğu için ensesinin ölçüsünü alamadım, dönmesini bekliyorum" dedi. Ben de ohh dedim:) Biraz daha bekledik ama sevgili kızım ölçü için uygun olmayan bir pozisyonda uyuyakaldığı için yarım saat sonra tekrar muayene olmak üzere doktorun yanından ayrıldık. Ben başladım çikolata, şeker yemeye, kızımla konuşmaya. O kadar tatlının üstüne tekrar hareketlendi ve bir süre sonra 2. düzey ultrason kontrolüne kaldığımız yerden devam ettik. Çok şükür her şeyin yolunda gittiğini öğrendik. Bebeğim önceki haftalara göre büyümeye devam ediyordu. Yarım kiloyu geçmiş bizim kız:)

23. gebelik haftasında kendimi biraz yorgun hissetmeye başladım. Yemek ile aramın çok iyi olmadığı bir hafta geçirdim. Biraz keyifsiz, biraz yorgun geçen bu haftanın sonunda tartıldığımda hamileliğimin başından beri 3 kilo aldığımı gördüm. Başkası söylese inanmazdım ama hamileliğimde 5. ayın sonuna gelmeme rağmen pek kilo almadım. İlk hamileliğimde bu dönemde yaklaşık 6 kilo almıştım. Hamilelikte ise toplamda 14 kilo almıştım. Bu kez son ayarlarda kilo alacağım herhalde. Arada hala "pot kırmayayım hamile misiniz?" diyenler de olmuyor değil:)

Henüz bebek için hiçbir hazırlık yapmadım. İkinci çocuk olduğu için ilk bebeğimden kalan bir çok şey var. Cinsiyetler farklı olduğu için kızıma daha cicili bicili kıyafetler almak istiyorum ama önce elimdekileri görmem lazım. Toprak'a aldığım yenidoğan kıyafetleri genelde unisex idi. Vaktim olunca sakladığım kıyafetleri çıkarıp 2 numara için ihtiyaç listesi çıkaracağım inşallah... Çok iş var çok!

                                       Hamilelik Günlüğü Yazılarım

                           

14 Kasım 2013 Perşembe

20'li Ayların Başında Toprak Bebeğim




Canım oğlum Toprak 20'li aylarına merhaba dedi. Hatta ben yeni yazımı yayınlayana kadar 21 aylık oldu sayılır:) Aramızdaki ilişki gün geçtikçe daha keyifli bir hal alırken, paylaşımlarımız çoğalmaya başladı. Bunlar Toprak'ın annesine 1 ay önce verdiği pozlar:)



Evet aramızdaki ilişki gittikçe eğlenceli bir hal alırken bazen de zorlandığımı hissediyorum. 2 yaş sendromunu hafif hafif yaşamaya başladı oğlum. Bazen istediği şeyi yaptırmak için mız mızlanıyor, yapmak istemediği şeyleri çok net olarak reddediyor. Kafasını hayır anlamında sallıyor, ağlıyor, bağırıyor eğer istediği şey olmazsa kendini yere bırakıyor. Hemen ardından ya kucağıma gelmek istiyor ya da emziğini istiyor. Daha önceki aylara göre kucağıma daha fazla geliyor.

Kediler, köpekler, arabalar, uçaklar, motosikletler, dönen nesneler hala çok ilgisini çekiyor. Küçük maket arabalara bile binmeye çalışıyor. İçine sığmayacağını anlayınca elimden tutup yardım istiyor.


Sadece motosiklete veya arabaya değil evimizin vazgeçilmez birer parçaları olan bisikletine ve atına binmeyi de çok seviyor. Üstelik şekil yaparak. Bakınız aşağıdaki resimler:)




Yardıma ihtiyacı olduğunda ilk yaptığı şey elimden tutup benden yardım istemek oluyor. Bazen kapalı olan bir kapıyı açmamı, bazen uzanamadığı bir şeyi vermemi istiyor. Elimi kendi eli gibi kullanmaya çalışıyor. Kendi yapabileceği şeyleri ona nasıl yapabileceğini gösteriyorum. Bizi taklit etmeyi çok seviyor. Evi süpürmek, bez ile masa silmek, tepsileri taşımak, tencerede yemek karıştırır gibi yapmak, babası gibi elinde kask taşımak favorileri taklitleri arasında. Zaman zaman telefonu eline alıp konuşur gibi yapıyor. Konuşur gibi yapıyor diyorum çünkü henüz konuşmadı. Hala çok anlaşılır şekilde sadece Mama diyor. Ama eskisine göre daha fazla ses çıkarıyor, hatta geçen gün bana Annnn dedi. Nasıl sevindim anlatamam:) Dün de Hadi, gel gibi sesler çıkarmaya başladı, heyecanla konuşmasını bekliyoruz doğrusu. Doktorumuz emziği bırakırsa konuşmaya başlayacağını söylüyor. Emzik bıraktırma için kara kara düşünmekteyim bu aralar:(

Toprak 1 ay öncesine kadar tv seyretmedi diyebilirim. Özellikle dil gelişimini (zaten konuşmadığı için) olumsuz etkileyeceği için  tv açmıyordum yanında. Ancak artık hamileliğimin ilerlemesi ile birlikte bazen dinlenebilmek için ona uygun çizgi filmler açmaya başladım. Ekranı  görünce dünya ile tüm bağlantısı kesiliyor. Sesleniyorum, yanında oturup ekranda gördükleri hakkında konuşuyorum ama kendini kaptırıyor. Bu yüzden elimden geldiğince ekrandan uzak tutmaya devam etmeye karar verdim. Acaba yavrum tv'yi hiç görmediği için mi bu kadar ilgisini çekiyor diye düşünmeye başladım.


Müziği çok seviyor. Müzik duyunca ya dans etmeye ya da davulunu çalmaya başlıyor. Ritm tutmak çok hoşuna gidiyor. Ben de onunla oynuyorum, durunca devam etmemi istiyor.

Bu aralar evde en çok vakit geçirdiği yer banyomuz. Geçenlerde ellerini yıkarken kucağımda taşımamak için küçük sandalyesini alıp ona bastırarak banyoda ellerini yıkadım. O gün bugündür sürekli sandalyesini banyoya taşıyıp elini yıkamaya, dişini fırçalamaya çalıyor. Diş fırçasına çok ilgi gösteriyor. Henüz düşlerini fırçalamaya başlamadık ama onun için bir fırça aldık. Macunsuz olarak bu fırça ile oynuyor.

Son iki aydır hastalıklarla uğraştık, krup hastalığı yeni geçiyor. Hasta olunca  yavrumun keyfi kaçıyor ve ben ona hiç kıyamıyorum. Aman ağlamasın öksürüğü tutmasın, aman yorulmasın diye kendimi iyice kaptırıyorum. Böyle olunca bana her istediğini yaptırmaya iyice alıştı, bazen gözümün içine baka baka bir de keyif alarak yapmaması gereken şeyleri yapıyor.Aslında sınırlarının farkında ama sınırlarını aşmak onun için ayrı bir mutluluk kaynağı. Hayır dediğim zaman da hemen sinirleniyor. Böyle durumlarda Harvey Karp'ın Mahallenin En Mutlu Yumurcağı kitabındaki tüyolardan yararlanıyorum. Toprak 18 aylık olduğundan beri bu kitap baş ucumdaki yerini aldı, 1 yaştan 4 yaşına kadar çocuklar için güzel ve uygulanabilir bilgiler var, okumanızı tavsiye ederim:)



Yemek ile arası hasta olduğu dönemlerde kötüleşiyor ama sonra tekrar toparlanıyor. Evde olduğum zamanlarda yeni yeni çorba denemeleri yapıyorum ama genelde yemekleri anneannesinin elinden çıkıyor. Hala tuzsuz ve şekersiz beslenmesine özen gösteriyorum. Sadece eskisi kadar katı değilim. Abur cuburdan da uzak tutuyoruz Toprak'ı. Bunun sonu da tv'ye benzemez inşallah:) Aslında ben ne kadar titizlenirsem korktuğum şeyin başıma geleceğini biliyorum ama kendime pek engel olamıyorum.

Toprak 21 aylık ve ben 24 haftalık hamileyim. Oğluma bir kardeşi olacağını, karnımda bir bebek olduğunu basit cümlelerle anlatıyorum. Tam olarak anladığından emin değilim. Karnım yeni yeni dikkatini çekmeye başladı ve  karnımı görünce hemen tırmalayıp, mıncıklamaya çalışıyor. Bezini değiştirmek ise eskisine göre oldukça zor, kaçmaya çalışıyor veya ayakları ile bana vuruyor. Kardeşi daha doğmadan kaç tekme yedi Toprağımdan bilmiyorum. Bu yüzden bezini değiştirirken çok dikkatli davranıyorum. Bazen eşim ayaklarından tutuyor ben bez değiştiriyorum.

Hafta içleri annemde genelde sabah ve öğleden sonra gün içinde 2 kez uyuyor. Bazen ilk uykusunu uzun uyuyunca ikinciyi uyumuyor. Hafta sonları benimleyken ise ikinci durum biraz daha farklı oluyor. Eskiden ben yatırdığımda itiraz etmeden uyurdu ama son haftalarda bazen uykusuzluktan gözlerini açamasa bile yatağa yatmak istemiyor. Boynuma sarılıyor, yanımda yatırmaya çalıştığımda kesinlikle uyumuyor. Ben de odasındaki koltuğa uzanıyorum, zaten ondan daha uykulu olduğum için Toprak uyuyana kadar orada uyuyorum. Uyumadan önce arada kalkıp beni kontrol ediyor, orada olduğumu görünce sesini çıkarmadan uyuyor. Hatta bir gün bu şekilde de uyumak istemedi ben de zorlamadım, kaldırdım. Çok uykusu vardı, 10 dakika sonra babası odasına götürüp yatağına koydu. Benim yanımda ciyak ciyak ağlayan çocuk babasına hiç itiraz etmeden uyudu! İnanamadım gerçekten.


Babası ile parkta çok güzel vakit geçiriyorlar. Kaydıraklardan kendi kendine kayıyor bir süredir. Dönen kaydıraklardan kaymaya da başladı. Ama kaymadan önce uzun süre kaydırağın tepesinde oturup etrafı gözlemliyor. Başka çocukları kayarken görünce ve bizden cesaret alınca kendini bırakıyor ve çok seviniyor. O mutlu oldukça biz de mutlu oluyoruz:)
   
                                                     Ay ay Toprak Yazılarım


4 Kasım 2013 Pazartesi

Şeker Hamuru ile Cupcake Süsleme Atölyesi


Severek takip ettiğim Hamile ve Anne blogunun düzenlediği De Cooks Academy'de Şeker Hamuru ile Cupcake Süsleme Atölyesi çekilişinde şanslı kişi ben oldum :) Kızımın şansı için katılmıştım ve şans bizden yana oldu. Doğum öncesi şeker hamurundan bebek kurabiyesi ve cupcake süslemelerinin tekniklerini öğrenmek harika oldu doğrusu. Müge Hanım'a ve De Cooks Academy'e bir kez daha teşekkür ediyorum!


Gelelim De Cooks Academy'de rengarenk şeker hamurları, mis gibi kek kokuları, çeşit çeşit süsleme aletleri ve Esra Hanım'ın güler yüzü eşliğinde geçirdiğimiz 3 saatlik cupcake atölyesine. Katılan herkesin çok eğlendiğini ve çok güzel süslemeler yaptığını söylemeliyim.



Süsleme yapmak için gerekli olan her şeyin hazır olduğu masada yerlerimizi aldıktan sonra Esra Hanım ilk olarak süsleme yaparken kullanacağımız malzemeleri, şeker hamurunun özelliklerini, bu malzemeleri ve şeker hamurunu nerelerden temin edebileceğimizi anlattı. Eminönü'nde Kurukahveci Mehmet Efendi'nin sokağında pasta malzemeleri satan dükkanlarda şeker hamurundan kurabiye veya cupcake süslemek için gerekli tüm malzemeleri bulabiliriz. Şeker hamurunu kilo kilo almak yerine küçük paketler halinde kullanacağınız kadar almak daha kullanışlı oluyormuş. Gram fiyatı üzerinden satış yapıldığı için büyük paket almanın bir fiyat avantajı olmuyormuş. Eğer elinizde şeker hamuru kaldıysa şeker hamuru 1 yıl boyunca hava ile temas etmeden saklanabiliyor. Şeker hamuru kurursa mikrodalgada 5'er saniye ısıtıp, kıvamını elinizle kontrol edip kullanılabilecek kadar yumuşayana kadar bu işlemi devam ettirerek hamuru tekrar kullanılabilir hale getirebileceğimi öğrendim:)

Cupcake Tarifi:

  • Oda ısısında 3 adet yumurta
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 1 bardak ay çiçek yağı veya zeytinyağı
  • 1 bardak süt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket şeker vanilin
  • 1 çay kaşığının yarısı kadar tarçın
  • 3 silme bardak elenmiş un

İlk başta yumurta ve şeker birlikte çırpılıyor. İkisini ne kadar çok çırparsak o kadar çok cupcake çıkıyor. (18-24 adet arası) Kek yaparken önce sıvılar çırpılıyor, ardından katılar ekleniyor. Malzemeleri koyduğumuz bardağın aynı olması ve keki yaparken kullandığımız malzemelerin markaları oldukça önemli. Özellikle açık süte dolaptaki diğer yemeklerin kokusu sineceği için tek içimlik sütten kullanmamızı önerdi Esra Hanım. Yukarıdaki sıra ile önce tüm sıvı malzemeler çırpılıyor ardından katı malzemeler eklenip düşük ayarda çırpılıyor. Sonra çırpma işlemine elde devam ediliyor. Eğer daha katı bir hamur elde etmek isterseniz daha çok un koymanız gerekiyor. Cupcake hamuru hazırlanınca cupcake kalıbının 4/3'ü dolduruluyor. Kekin önceden ısıtılmamış 175 derecede bir fırında, en altın bir üst rafında, turboda 20-25 dk. pişmesi yeterli. Keklerin üstü kızarınca kekimiz hazır demektir:) Esra Hanım tüm bu işlemleri el çabukluğu ile yaparak cupcake'i hazırlayıp fırına koyduktan sonra biz de başladık şeker hamurları ile oynamaya. Tabii ki fırından gelen kokular özellikle benim için dayanılmazdı:) Çayla birlikte afiyetle yedik keklerden.

Peki sen şeker hamuru ile neler yaptın derseniz işte benim şeker hamurundan yaptığım süslemeler:

                                                               İlk figür denemem! 


                                             Ayıya benzedi mi çok emin değilim ama sevimli oldu:)


                                       Yeni doğan bebek kurabiyesi için de bir süsleme yaptım.

                                                            Uyuyan bebeğe ba-yıl-dım!


                          Günün sonunda da yaptığımız cici süslemeleri kutuya koyup eve götürdük:)



Siz de şeker hamuruna ilgi duyuyorsanız kurslar hakkında bilgi almak için De Cooks Academy'nin sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Kursun kesinlikle çok zevkli olduğunu söylemeliyim:)




1 Kasım 2013 Cuma

Paylaşılamayan Bir Oyuncak...


Toprak ve Can!

Toprak sakin, az ağlayan, zor gülen bebeğimiz.

Can hareketli, duygusal, güler yüzlü, yüzünde bazen aynı anda göz yaşları ve gülücükler olan bebeğimiz.

Ailemizin neşe kaynakları, ilk bebeklerimiz, ilk mutluluklarımız, ilk heyecanlarımız...

Birlikte hem çok güzel vakit geçiriyorlar, hem de zaman zaman çekişiyorlar. Toprak 20, Can 16 aylık.

Geçenlerde 2 gün bir aradaydık. Anneleri ve teyzeleri olarak zorlandığımızı itiraf edelim:) Annem nasıl başarıyorsa ikisine aynı anda gayet güzel bakıyor. Bizim için o kadar kolay olmadı ikisine aynı evde bakmak. Çoğunlukla gülücükler, alkışlar, şarkılar havada ucuşsa bile kavga da eksik olmadı.

Toprak, Can ne ile oynasa hemen onu almak istiyor. Cancağazım da oyuncağını vermek istemediğinde Toprak sinirleniyor, ağlıyor, hatta onu ısırmaya çalışıyor. Peki ya Can'ın en sevdiği oyuncağı mevzu bahisse neler olur dersiniz? İşte bunlar olur:
                             


" Ben oynamak istiyorum! Ben de, ben de!"



                                                          "Acaba hangimizde kalacak?"




                                                         " Hayıııııır, bırakmam!"
                           


                                                            "Galiba bende kaldı???"



                                     " Kaçabildiğim kadar kaçtım ama tekrar geliyoooor."
                         


                                            "Öyle hemen vazgeçmem yine geldim!"