20 Aralık 2013 Cuma

Kızımı Beklerken


Gittikçe büyüyoruz kızım, gittikçe bağlanıyoruz birbirimize....

Sen benim duygularımı, sana seslenişlerimi hissediyorsun,
ben senin usul usul hareketlerini, ayaklarını karnıma yaslayışlarını...

Birbirimizi görmeye, tenlerimizin birbirine değmesine, mis kokunu içime çekmeye, senin de süt kokusunu duymana her gün bir adım daha yaklaşıyoruz...

Önce hayal gibiydin, sonra yavaş yavaş alıştım şimdi ise tüm benliğimdesin. Hayatımdaki iki mucizeden birisin... Bedenimde ve kalbimdeki varoluşun kelimelerle anlatılacak gibi değil.

Seni görmeden, öpmeden, koklamadan sadece hissederek bu kadar sevmek sana kavuşunca yaşayacağım mutluluğun küçük bir parçası olabilir sadece.

Artık 7 aylık oldun. Dünyaya gelmene, annenin kollarına kavuşmana sayılı günler kaldı.

Seni heyecanla, özlemle, sevgiyle bekliyorum, bekliyoruz!

                                    Hamilelik Günlüğü Yazılarım


10 Aralık 2013 Salı

2 Yaş Doğum Günü Partisi Hazırlıkları, Süslemeler, Parti Temaları


Bu resimdeki temalar http://www.karaspartyideas.com/ 'a aittir.

Oğlumun 2. doğum gününe 2 ay kala temalı doğum günü partisi için kolları sıvadım. Geçen yıl yaptığım 1 yaş doğum günü partisinden tecrübeli olduğum ve de ikinci hamileliğimin son aylarında olduğum için 2 yaş doğum günü hazırlıklarına daha erken başlamış bulunuyorum:) Hamileliğimin sonlarında ağırlaşır kesme, biçme, yapıştırma, süsleme, kurabiye yapma işlerinden geri kalırsam diye önceden hazırlık yapmakta fayda var. Malum temalı doğum günü süslemeleri hazırlamak bir hayli emek ve zaman istiyor.

Peki temalı 2 yaş doğum günü partisi  için neler yapmak gerekiyor, süslemeler için nelere ihtiyaç var? İşte benim temalı doğum günü için hazırlık listem:

  • İşe ilk olarak tema seçmekle başladım. Doğum günleri için çok güzel tema örnekleri var. Erkek çocukları için tema seçmek bence biraz daha zor, kız çocukları için daha fazla seçenek var. Temayı belirlemek bile bir kaç günümü aldı. Yukarıdaki resimdeki temaları da beğendim ama bu yılın teması sürpriz olsun:) Oğlumun ilgi alanlarını göz önünde bulundurarak bir seçim yaptım. Bir sene sonra istediği temayı kendi belirleyecektir. Ben de onun için daha bir keyifle çalışırım artık:) 
  • Seçtiğim tema ile uyumlu doğum günü davetiyesi, doğum günü bannerı, hoş geldiniz kartı, 2 yaş brandası, su şişesi etiketi, peçetelik, yuvarlak yemek kartı, anı kartı, hediye poşetleri için etiket, kurabiye paketleri için etiket, vereceğim hediyelere yapıştırmak için etiket, mekan süslemesi için tema ile uyumlu renklerde kağıt pon pon ve renkli uçan balon ihtiyaç listemin başında geliyor. Temalı doğum günü partisinin tüm tasarımlarını kendim hazırladım. Bu da bir hayli zamanımı aldı doğrusu. Renkli, hareketli, eğlenceli tasarımlar olmasına özen gösterdim. 


  • Doğum günü partisinde kullanacağım tasarımları hazırladıktan sonra ihtiyacım olan şey baskı yaptırmaktı. Bir ozalitçide tüm tasarımların baskılarını uygun gramajda kağıtlara yaptırdım.
  • Ozalitçide baskı yaptırdıktan sonraki adım ise (benim şuanda bulunduğum yer:) ) tüm bu baskıları kesmek. Özellikle yuvarlak yemek kartları ve yuvarlak etiketleri kesmek çok zamanımı alacak. Düz kesimleri yapmak için bir kağıt kesme cetvelinden yararlanıyorum bu biraz hız kazandırıyor doğrusu.
  • Tasarımlar tamam, baskılar yapıldı, kesme işlemi bitti derseniz bir sonraki adım yapıştırma. Bunun için silikon tabanca şart. Doğum günü süsleri hazırlama sırasında belki de en çok kullandığım şey silikon tabanca. Yedekte de bol bol silikon:)


2 şeklinde kurabiye http://www.pinkcakebox.com/'a aittir.
  • Oğlum Toprak'ın ilk harfi olan T  ve 2 rakamı şeklinde şeker hamurlu kurabiye, tema ile uyumlu şeker hamurlu cupcake ve şeker hamurlu pasta doğum günü partisinin kahramanlarından olmalı. Bunlar için de hazırlıklara başladım. T şeklinde kalıp aldım, 2 kalıbı almam gerekiyor. Elimde şeker hamurları var ama bir kaç renk daha alırsam iyi olacak. Henüz pasta tasarımına karar vermedim. Kurabiyeler, cup cake ve pastaya son aşamada ihtiyacım olduğu için bunu yeni yıl sonrasına bırakacağım. Eğer başarabilirsem bu yıl pastayı da ben yapmak istiyorum.
  • Doğum günü partisi için misafirlere vereceğimiz hediyelerde yine ilk tercihim bu yazımda bahsettiğim minik cam kavanozlar olacak. Ancak bu kez kavanozları doğum günü konsepti ile uyumlu olması için biraz daha değişik süsleyeceğim. Bunlara ek olarak çocuklar için de eğlenceli hediyeler planlıyorum.
  • Doğum gününü yapacağımız mekanı aramaya başlamam gerekiyor. Geçen sene doğum gününü evde yapmıştık ama bu yıl iki canlı olarak bunun altından kalkamayacağım. 
  • Doğum gününde misafirlerimiz için ikramlar da çok önemli. İkram olarak neler hazırlayacağımızı mekanı belirledikten sonra kararlaştıracağım artık. 
  • Son olarak oğlum için doğum günü kıyafetine ihtiyacım olacak. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da anneannesinin elinden güzel bir doğum günü kıyafetimiz olacak gibi gözüküyor.
Ben gün geçtikçe daha yavaş hareket etmeye başlıyorum. İnşallah bir sorun çıkmadan Toprak'ın 2. doğum günü partisini yapabilirim. Çünkü kardeşinin doğumu bir kaç gün ara ile oğlumun 2. doğum gününe denk gelecek. Olur da kızım erken gelmeye kalkarsa diye Toprağımın doğum gününü biraz önceden kutlayacağız inşallah.

Temalı doğum günü süslemelerini partiden sonra aşama aşama paylaşacağım. Burada genel anlamda yapacağım hazırlıklardan bahsettim ama hazırlıklar ilerledikçe aklıma yeni şeyler gelecektir. Elimde olsa her yeri Toprak 2 Yaşında yazıları ile kaplayacağım:)  Umarım oğlum ileride resimlerden ve video kayıtlarından göreceği doğum günü kutlamalarını mutlulukla izler.

Hadi bana iyi şanslar dileyin:)

Güncelleme:
                 TOPRAK'IN ORMAN HAYVANLARI TEMALI  2. DOĞUM GÜNÜ PARTİSİ

Mickey Mouse Temalı 1 Yaş Doğum Günü ve

Arı Temalı 1 Yaş Doğum Günü yazılarıma da göz atabilirsiniz.



3 Aralık 2013 Salı

Hamilelik Günlüğü 24-26. Haftalar


Ve minik kelebeğim ile 6. ayımız başlar....

Hamilelik günlüğümde yeni bir ay başladı. Artık bebeğimi hem fiziken hem ruhen daha çok hissediyorum, ona gittikçe daha çok alışıyorum. Aslında aklım fikrim oğlumda olduğu için bu aya kadar ikinci bebeğime çok fazla odaklanamıştım. Ama artık onunla konuşunca bana hemen tepki  veren, "ben buradayım beni unutma" dercesine beni tekmeleyen kızımın kalbimdeki yeri büyüdükçe büyüyor. Yavaş yavaş doğumu düşünmeye başladım. Kızımı göreceğim, onu öpüp koklayacağım anı heyecanla bekliyorum. Bir yandan bunları düşünürken bir yandan da Toprak'ın doğumunu hatırlıyorum ve gözlerim dolu dolu oluyor. İkinci bir can da böyle sevilir mi diye merak ediyorum. Evet sevilir, biliyorum! Endişelerim de yok değil hani, oğlum nasıl tepki verecek, kardeşini kolay kabul edecek mi, üzülecek mi diye korkuyorum. Bu süreci Toprağın en doğal şekilde geçirmesi için kendimizi ve onu şimdiden hazırlıyoruz.

24. Hamilelik haftasında kendimi çok yorgun hissetmeye başladım. Sabah ve akşamları işe gelip giderken günde 2 saatten uzun süren trafik çilesi beni hamilelikte en çok zorlayan şey aslında. Araba kullanmak çok yorucu ve araba kullanırken bu haftalarda üst üste yaşadığım trafik, park, kapalı yol sorunları beni delirme noktasına getirdi. Neyse ki bu günlerde hem o yorgunluğum geçti hem de trafikten yana biraz şansım döndü.

25. haftada çok hareketli bir kontrolüm vardı. Doktor kontrolüne annem, ablam, Can ve Toprak ile gittik. Gitmesine gittik ama ortalık birbirine girdi:) Bir yandan Toprak koşuyor, bir yandan Can muayenehaneyi keşfediyor derken beklediğimiz süre boyunca hep bir aksiyon vardı. Bir daha çocuklarla birlikte kontrole gitmemeye karar verdik:) Kızım artık iyice büyümüştü. Ayaklarını üst üste koyarak bize poz bile verdi. Haftası ile gayet uyumlu gidiyor.

Daha önce hiç bahsetmemiştim ama ilk bebeğim Toprak 28. haftada ters dönmüştü. Başının olması gereken yerde poposu, poposunun olması gereken yerde ise başı vardı. Bacakları ise kafasının yakınındaydı. Ters duruş pozisyonu aynen aşağıdaki gibiydi.

                                                   

Oğlum 38. haftaya  kadar bu pozisyonda kaldı ve doğum pozisyonunu almadı. Ters geliş bebeklerde özellikle ilk doğumlarda olası riskleri göz önünde bulundurarak sezeryan kararı almıştık.  Bu yüzden ilk doğumun sezeryan oldu. İki doğumun arası yakın olacağı için ikinci doğumumun da sezeryan olma olasılığı yüksek. Ancak ilk doğum sezeryan diye ikincisinin de sezeryan olma zorunluluğu yok. SSVD yapanları görüyorum ve doktorum kesinlikle sezeryan olmalısın diye bir şart koymuyor.

Bu kontrol sırasında da yeni bir şey öğrendim. Henüz erken olmasına rağmen bu bebiş de normal durmuyor. Bu kez bebeğim yan duruyor. Buna transfer duruş deniyormuş. Başı kısmen aşağıda ama poposu karnımın sol yanında, ayakları karnımın sağ yanında. Sağ tarafımda sıklıkla hissettiğim hareketler meğer küçük hanımın tekmeleriymiş:) Dönmesi için hala yeteri kadar yeri var ama günler geçtikçe, bebeğim büyüdükçe hareket alanı kısıtlanacak. Kontrolün üzerinde 2 hafta geçti ve hala aynı şekilde durduğunu hissediyorum.

26. Hamilelik haftam yeni bitti. Bu hafta karnımda belirgin bir büyüme oldu. Oğlum büyüyen karnıma karşı artık daha fazla ilgili. Akşamları kafasını karnımın üstüne koyuyor, dakikalarca öyle duruyor. Toprak karnımda yatarken kızım da hareket etmeye başlayınca içimi bir mutluluk kaplıyor. İkisi de kucağımda olunca neler hissedeceğim acaba?
                                       
                                       Hamilelik Günlüğü Yazılarım


27 Kasım 2013 Çarşamba

Bebek Arabasından Pusete Geçiş




Toprak'a ilk aldığımız eşya bebek arabası olmuştu. Hamileyken bebek arabasında bebeğini dolaştıran annelere çok özenip ben de bir an önce bebeğimi dolaştırmak isterdim. Hala da bebek arabası ile oğlumu dolaştırmayı çok seviyorum. Bebek arabası almak için araştırma yapmaya başladığımda kafam çok karışmıştı. Onlarca çeşit arasından seçim yapmak oldukça zordu. Biz de eşimle e-bebek mağazasına gidip modellere bakmıştık. Hatta ne alacağımıza güya karar vermiştik. Beğendiğimiz bebek arabasını almadan önce bir de Haşim İşcan Geçidindeki mağazalara bakmak istedik. Orada daha önce görmediğimiz bir modeli beğendik ve alıverdik: Jane Rider Travel Sistem Bebek Arabası. 



Bu bebek arabasının özellikleri, güvenlik tedbirleri, arabada oto koltuğu olarak da kullanılan ana kucağı, çantası, yağmurluğu, kışlık tulumu, şemsiyesi içimize çok sindi. Arabayı aldıktan sonra bir kaç ay daha yavruyu bindirmek için bekledik:) Toprak doğduktan sonra ilk olarak ana kucağında arabayı kullanmaya başladık. Zaten yeni doğan bebekler için ilk etapta bu kullanılıyor. Ana kucağı arabaya da bağlandığı için Toprağı bir yerden bir yere taşırken indirip tekrar bağlamak zorunda kalmadık. Sadece ilk günlerin acemiliği ile arabaya bu koltuğu bağlamak için çok uğraştığımı hatırlıyorum. Sonra alışıyorsunuz ve aslında ne kadar kolay olduğunu görüyorsunuz. Ana kucağı 9 kg'ye kadar bebekleri taşıyor. Biz 6 ay kullanırız diye düşünürken ilk resimde gördüğünüz bu minnoş daha 1 aylıkken ana kucağını oldukça doldurdu, 3 aylık olduğunda ise ana kucağı bölümüne sığmamaya başladı. Biz de oğlum 3 aylıkken aşağıdaki gibi yatay pozisyonda büyük olan bölümü kullanmaya başladık.



Jane Bebek Arabasını oğlumun doğumundan geçtiğimiz aylara kadar keyifle kullandım. Hamile olmasaydım kullanmaya da devam edecektim. Hamileyken bebek arabasını tek başıma taşımam oldukça zorlaştı. Bir de Toprak binince iyice ağırlaşan bebek arabası yerine baston puset almaya mecbur kaldım. Zaten yeni bebek gelince Jane'e bineceği için Toprak için bir pusete ihtiyacımız olacaktı.


Tatile gideceğimiz hafta apar topar baston puset aramaya başladım. Puset deyince Maclaren ilk tercihimiz oldu. Maclaren pusetleri arasından da Triumph modeli tam istediğim gibiydi. Hem hafif, hem kolayca açılıp kapanabiliyor hem de çocukların uyuması için sırt kısmı  tamamen olmasa da yatabilen bir model. Tatile gitmeden önce hızla aldım puseti. İlk olarak tatilde bol bol kullandık. Toprak daha odadan çıkmadan puseti açık görünce içine oturmaya başladı. Gündüz pusette uyudu hatta gece uykularının ilk saatlerini bu pusette geçirdi. Biz de böylece Toprak 19 aylıkken bebek arabasından baston pusete geçmiş olduk.

Pusette ilk uyku:)



Hem bebek arabası hem de puset kullanan bir anne olarak ikisini değerlendirirsem pusetin bebek arabasına göre hem artıları hem eksileri var:
  • Bebek arabası  hem bebek hem de kullanan için daha konforlu. Özellikle İstanbul'un güzide yollarında çocuk ve siz çukurları daha fazla hissediyorsunuz pusette.
  • Buna karşın puset bebek arabasına göre çok kolay taşınıyor, hızla açılıp kapanıyor, hafif, pratik ve daha az yer kaplıyor.
  • Bebek arabası çok dengeli, pusetin dengesi ise daha kolay bozuluyor. 
  • Bebek arabasına bol bol eşya koyabiliyorsunuz, pusetin alt kısmında ise küçük bir file var. Buna çözüm olarak pusetin kollarına file takılıyor.Eşyalarınızı bu fileye koyabiliyorsunuz.
  • İkisinin de yamurluğu var.
  • Bir de bu pusetin gölgeliği çok kısa ve kapandığı zaman tekerlekler gölgeliği kirletiyor. 
Eşim bebek arabasından bense pusetten yanayım. Küçük hanım gelene kadar ağırlıklı olarak puseti kullansak da ihtiyacımız olduğu durumlarda yine bebek arabasını da kullanacağız gibi gözüküyor.


21 Kasım 2013 Perşembe

Parmak El Ayak Boyamaca


"Boyalarla uğraşmak çok güzelmiş.

Üstelik ellerim, ayaklarım, kağıtlar, dolabım, sandalyem, yerler, kıyafetlerim de bu eğlenceye ortak oldular.

Annem ellerimin ve ayaklarımın izini çıkarmaya çalıştı ama ben o kadar çok boyaya bulandım ki izler bir türlü düzgün çıkmadı. Yaşaşın! Çok yakında annem yeni bir deneme daha yapar kesin.

O kadar boyandıktan sonra temizlenmek için uzun süre su ile oynamak da harikaydı. Yalnız annem benimle aynı fikirde olmayabilir, parmak boyama pardon her yeri boyama maceramdan sonra birkaç gün elinde bezlerle boya temizlemek zorunda kaldı.

Olsun, ben çok eğlendim en çok da annemin yüzü boyanınca güldüm!"




19 Kasım 2013 Salı

Hamilelik Günlüğü: 21-23. Haftalar




Bu aralar zaman nasıl geçiyor anlayamıyorum. Sabahları işe git, işten çık Toprak'ı al eve gel, yemek ye-yedir, oyun oyna, oğlanı uykuya hazırla, yatır derken benim pilim bitiyor ve günün sonuna geliyorum. Her gün aynı şekilde geçerken ben çok da farkında olmadan hamilelikte haftalar birer birer geçiyor.

20. hamilelik haftasından sonra hamile olduğum artık iyice anlaşılıyor. Ben daha çabuk yorulmaya, biraz da olsa paytak paytak yürümeye başladım. Bebeğim tatlı tatlı hareketleriyle beni çok mutlu ediyor. Benim yaşadığım mutluluğu eşimin de yaşaması için elini karnıma koyup hissettin mi, hareket ediyor diye bıktırana kadar soruyorum:)

2. Düzey Ultrason Vakti!

Hamileliğin bu dönemlerinde yapılan 2. Düzey Ultrason için randevu almıştım. 22+4'te girdiğim 2. düzey ultrason ilginç bir deneyim oldu. Toprak'a hamileyken de bu kontrole gittiğim için tecrübeliydim aslında. Bebeğin tüm organları tek tek kontrol edilecek, allah korusun herhangi bir anomali ihtimali değerlendirilecekti. Eşim ve torununu merakla bekleyen annemle birlikte 2. Düzey ultrasona girdim. Onlar bebişi benden çok gördüler diyebilirim. Ben heyecanla doktorun hızlı hızlı söylediği tıbbı terimleri anlamaya çalışıyordum. Yaklaşık 20 dakika geçmişti ve doktor bir ara aynı yerde durakladı, ben panikle suratına bakınca "her şey yolunda sadece ters durduğu için ensesinin ölçüsünü alamadım, dönmesini bekliyorum" dedi. Ben de ohh dedim:) Biraz daha bekledik ama sevgili kızım ölçü için uygun olmayan bir pozisyonda uyuyakaldığı için yarım saat sonra tekrar muayene olmak üzere doktorun yanından ayrıldık. Ben başladım çikolata, şeker yemeye, kızımla konuşmaya. O kadar tatlının üstüne tekrar hareketlendi ve bir süre sonra 2. düzey ultrason kontrolüne kaldığımız yerden devam ettik. Çok şükür her şeyin yolunda gittiğini öğrendik. Bebeğim önceki haftalara göre büyümeye devam ediyordu. Yarım kiloyu geçmiş bizim kız:)

23. gebelik haftasında kendimi biraz yorgun hissetmeye başladım. Yemek ile aramın çok iyi olmadığı bir hafta geçirdim. Biraz keyifsiz, biraz yorgun geçen bu haftanın sonunda tartıldığımda hamileliğimin başından beri 3 kilo aldığımı gördüm. Başkası söylese inanmazdım ama hamileliğimde 5. ayın sonuna gelmeme rağmen pek kilo almadım. İlk hamileliğimde bu dönemde yaklaşık 6 kilo almıştım. Hamilelikte ise toplamda 14 kilo almıştım. Bu kez son ayarlarda kilo alacağım herhalde. Arada hala "pot kırmayayım hamile misiniz?" diyenler de olmuyor değil:)

Henüz bebek için hiçbir hazırlık yapmadım. İkinci çocuk olduğu için ilk bebeğimden kalan bir çok şey var. Cinsiyetler farklı olduğu için kızıma daha cicili bicili kıyafetler almak istiyorum ama önce elimdekileri görmem lazım. Toprak'a aldığım yenidoğan kıyafetleri genelde unisex idi. Vaktim olunca sakladığım kıyafetleri çıkarıp 2 numara için ihtiyaç listesi çıkaracağım inşallah... Çok iş var çok!

                                       Hamilelik Günlüğü Yazılarım

                           

14 Kasım 2013 Perşembe

20'li Ayların Başında Toprak Bebeğim




Canım oğlum Toprak 20'li aylarına merhaba dedi. Hatta ben yeni yazımı yayınlayana kadar 21 aylık oldu sayılır:) Aramızdaki ilişki gün geçtikçe daha keyifli bir hal alırken, paylaşımlarımız çoğalmaya başladı. Bunlar Toprak'ın annesine 1 ay önce verdiği pozlar:)



Evet aramızdaki ilişki gittikçe eğlenceli bir hal alırken bazen de zorlandığımı hissediyorum. 2 yaş sendromunu hafif hafif yaşamaya başladı oğlum. Bazen istediği şeyi yaptırmak için mız mızlanıyor, yapmak istemediği şeyleri çok net olarak reddediyor. Kafasını hayır anlamında sallıyor, ağlıyor, bağırıyor eğer istediği şey olmazsa kendini yere bırakıyor. Hemen ardından ya kucağıma gelmek istiyor ya da emziğini istiyor. Daha önceki aylara göre kucağıma daha fazla geliyor.

Kediler, köpekler, arabalar, uçaklar, motosikletler, dönen nesneler hala çok ilgisini çekiyor. Küçük maket arabalara bile binmeye çalışıyor. İçine sığmayacağını anlayınca elimden tutup yardım istiyor.


Sadece motosiklete veya arabaya değil evimizin vazgeçilmez birer parçaları olan bisikletine ve atına binmeyi de çok seviyor. Üstelik şekil yaparak. Bakınız aşağıdaki resimler:)




Yardıma ihtiyacı olduğunda ilk yaptığı şey elimden tutup benden yardım istemek oluyor. Bazen kapalı olan bir kapıyı açmamı, bazen uzanamadığı bir şeyi vermemi istiyor. Elimi kendi eli gibi kullanmaya çalışıyor. Kendi yapabileceği şeyleri ona nasıl yapabileceğini gösteriyorum. Bizi taklit etmeyi çok seviyor. Evi süpürmek, bez ile masa silmek, tepsileri taşımak, tencerede yemek karıştırır gibi yapmak, babası gibi elinde kask taşımak favorileri taklitleri arasında. Zaman zaman telefonu eline alıp konuşur gibi yapıyor. Konuşur gibi yapıyor diyorum çünkü henüz konuşmadı. Hala çok anlaşılır şekilde sadece Mama diyor. Ama eskisine göre daha fazla ses çıkarıyor, hatta geçen gün bana Annnn dedi. Nasıl sevindim anlatamam:) Dün de Hadi, gel gibi sesler çıkarmaya başladı, heyecanla konuşmasını bekliyoruz doğrusu. Doktorumuz emziği bırakırsa konuşmaya başlayacağını söylüyor. Emzik bıraktırma için kara kara düşünmekteyim bu aralar:(

Toprak 1 ay öncesine kadar tv seyretmedi diyebilirim. Özellikle dil gelişimini (zaten konuşmadığı için) olumsuz etkileyeceği için  tv açmıyordum yanında. Ancak artık hamileliğimin ilerlemesi ile birlikte bazen dinlenebilmek için ona uygun çizgi filmler açmaya başladım. Ekranı  görünce dünya ile tüm bağlantısı kesiliyor. Sesleniyorum, yanında oturup ekranda gördükleri hakkında konuşuyorum ama kendini kaptırıyor. Bu yüzden elimden geldiğince ekrandan uzak tutmaya devam etmeye karar verdim. Acaba yavrum tv'yi hiç görmediği için mi bu kadar ilgisini çekiyor diye düşünmeye başladım.


Müziği çok seviyor. Müzik duyunca ya dans etmeye ya da davulunu çalmaya başlıyor. Ritm tutmak çok hoşuna gidiyor. Ben de onunla oynuyorum, durunca devam etmemi istiyor.

Bu aralar evde en çok vakit geçirdiği yer banyomuz. Geçenlerde ellerini yıkarken kucağımda taşımamak için küçük sandalyesini alıp ona bastırarak banyoda ellerini yıkadım. O gün bugündür sürekli sandalyesini banyoya taşıyıp elini yıkamaya, dişini fırçalamaya çalıyor. Diş fırçasına çok ilgi gösteriyor. Henüz düşlerini fırçalamaya başlamadık ama onun için bir fırça aldık. Macunsuz olarak bu fırça ile oynuyor.

Son iki aydır hastalıklarla uğraştık, krup hastalığı yeni geçiyor. Hasta olunca  yavrumun keyfi kaçıyor ve ben ona hiç kıyamıyorum. Aman ağlamasın öksürüğü tutmasın, aman yorulmasın diye kendimi iyice kaptırıyorum. Böyle olunca bana her istediğini yaptırmaya iyice alıştı, bazen gözümün içine baka baka bir de keyif alarak yapmaması gereken şeyleri yapıyor.Aslında sınırlarının farkında ama sınırlarını aşmak onun için ayrı bir mutluluk kaynağı. Hayır dediğim zaman da hemen sinirleniyor. Böyle durumlarda Harvey Karp'ın Mahallenin En Mutlu Yumurcağı kitabındaki tüyolardan yararlanıyorum. Toprak 18 aylık olduğundan beri bu kitap baş ucumdaki yerini aldı, 1 yaştan 4 yaşına kadar çocuklar için güzel ve uygulanabilir bilgiler var, okumanızı tavsiye ederim:)



Yemek ile arası hasta olduğu dönemlerde kötüleşiyor ama sonra tekrar toparlanıyor. Evde olduğum zamanlarda yeni yeni çorba denemeleri yapıyorum ama genelde yemekleri anneannesinin elinden çıkıyor. Hala tuzsuz ve şekersiz beslenmesine özen gösteriyorum. Sadece eskisi kadar katı değilim. Abur cuburdan da uzak tutuyoruz Toprak'ı. Bunun sonu da tv'ye benzemez inşallah:) Aslında ben ne kadar titizlenirsem korktuğum şeyin başıma geleceğini biliyorum ama kendime pek engel olamıyorum.

Toprak 21 aylık ve ben 24 haftalık hamileyim. Oğluma bir kardeşi olacağını, karnımda bir bebek olduğunu basit cümlelerle anlatıyorum. Tam olarak anladığından emin değilim. Karnım yeni yeni dikkatini çekmeye başladı ve  karnımı görünce hemen tırmalayıp, mıncıklamaya çalışıyor. Bezini değiştirmek ise eskisine göre oldukça zor, kaçmaya çalışıyor veya ayakları ile bana vuruyor. Kardeşi daha doğmadan kaç tekme yedi Toprağımdan bilmiyorum. Bu yüzden bezini değiştirirken çok dikkatli davranıyorum. Bazen eşim ayaklarından tutuyor ben bez değiştiriyorum.

Hafta içleri annemde genelde sabah ve öğleden sonra gün içinde 2 kez uyuyor. Bazen ilk uykusunu uzun uyuyunca ikinciyi uyumuyor. Hafta sonları benimleyken ise ikinci durum biraz daha farklı oluyor. Eskiden ben yatırdığımda itiraz etmeden uyurdu ama son haftalarda bazen uykusuzluktan gözlerini açamasa bile yatağa yatmak istemiyor. Boynuma sarılıyor, yanımda yatırmaya çalıştığımda kesinlikle uyumuyor. Ben de odasındaki koltuğa uzanıyorum, zaten ondan daha uykulu olduğum için Toprak uyuyana kadar orada uyuyorum. Uyumadan önce arada kalkıp beni kontrol ediyor, orada olduğumu görünce sesini çıkarmadan uyuyor. Hatta bir gün bu şekilde de uyumak istemedi ben de zorlamadım, kaldırdım. Çok uykusu vardı, 10 dakika sonra babası odasına götürüp yatağına koydu. Benim yanımda ciyak ciyak ağlayan çocuk babasına hiç itiraz etmeden uyudu! İnanamadım gerçekten.


Babası ile parkta çok güzel vakit geçiriyorlar. Kaydıraklardan kendi kendine kayıyor bir süredir. Dönen kaydıraklardan kaymaya da başladı. Ama kaymadan önce uzun süre kaydırağın tepesinde oturup etrafı gözlemliyor. Başka çocukları kayarken görünce ve bizden cesaret alınca kendini bırakıyor ve çok seviniyor. O mutlu oldukça biz de mutlu oluyoruz:)
   
                                                     Ay ay Toprak Yazılarım


4 Kasım 2013 Pazartesi

Şeker Hamuru ile Cupcake Süsleme Atölyesi


Severek takip ettiğim Hamile ve Anne blogunun düzenlediği De Cooks Academy'de Şeker Hamuru ile Cupcake Süsleme Atölyesi çekilişinde şanslı kişi ben oldum :) Kızımın şansı için katılmıştım ve şans bizden yana oldu. Doğum öncesi şeker hamurundan bebek kurabiyesi ve cupcake süslemelerinin tekniklerini öğrenmek harika oldu doğrusu. Müge Hanım'a ve De Cooks Academy'e bir kez daha teşekkür ediyorum!


Gelelim De Cooks Academy'de rengarenk şeker hamurları, mis gibi kek kokuları, çeşit çeşit süsleme aletleri ve Esra Hanım'ın güler yüzü eşliğinde geçirdiğimiz 3 saatlik cupcake atölyesine. Katılan herkesin çok eğlendiğini ve çok güzel süslemeler yaptığını söylemeliyim.



Süsleme yapmak için gerekli olan her şeyin hazır olduğu masada yerlerimizi aldıktan sonra Esra Hanım ilk olarak süsleme yaparken kullanacağımız malzemeleri, şeker hamurunun özelliklerini, bu malzemeleri ve şeker hamurunu nerelerden temin edebileceğimizi anlattı. Eminönü'nde Kurukahveci Mehmet Efendi'nin sokağında pasta malzemeleri satan dükkanlarda şeker hamurundan kurabiye veya cupcake süslemek için gerekli tüm malzemeleri bulabiliriz. Şeker hamurunu kilo kilo almak yerine küçük paketler halinde kullanacağınız kadar almak daha kullanışlı oluyormuş. Gram fiyatı üzerinden satış yapıldığı için büyük paket almanın bir fiyat avantajı olmuyormuş. Eğer elinizde şeker hamuru kaldıysa şeker hamuru 1 yıl boyunca hava ile temas etmeden saklanabiliyor. Şeker hamuru kurursa mikrodalgada 5'er saniye ısıtıp, kıvamını elinizle kontrol edip kullanılabilecek kadar yumuşayana kadar bu işlemi devam ettirerek hamuru tekrar kullanılabilir hale getirebileceğimi öğrendim:)

Cupcake Tarifi:

  • Oda ısısında 3 adet yumurta
  • 1,5 su bardağı şeker
  • 1 bardak ay çiçek yağı veya zeytinyağı
  • 1 bardak süt
  • 1 paket kabartma tozu
  • 1 paket şeker vanilin
  • 1 çay kaşığının yarısı kadar tarçın
  • 3 silme bardak elenmiş un

İlk başta yumurta ve şeker birlikte çırpılıyor. İkisini ne kadar çok çırparsak o kadar çok cupcake çıkıyor. (18-24 adet arası) Kek yaparken önce sıvılar çırpılıyor, ardından katılar ekleniyor. Malzemeleri koyduğumuz bardağın aynı olması ve keki yaparken kullandığımız malzemelerin markaları oldukça önemli. Özellikle açık süte dolaptaki diğer yemeklerin kokusu sineceği için tek içimlik sütten kullanmamızı önerdi Esra Hanım. Yukarıdaki sıra ile önce tüm sıvı malzemeler çırpılıyor ardından katı malzemeler eklenip düşük ayarda çırpılıyor. Sonra çırpma işlemine elde devam ediliyor. Eğer daha katı bir hamur elde etmek isterseniz daha çok un koymanız gerekiyor. Cupcake hamuru hazırlanınca cupcake kalıbının 4/3'ü dolduruluyor. Kekin önceden ısıtılmamış 175 derecede bir fırında, en altın bir üst rafında, turboda 20-25 dk. pişmesi yeterli. Keklerin üstü kızarınca kekimiz hazır demektir:) Esra Hanım tüm bu işlemleri el çabukluğu ile yaparak cupcake'i hazırlayıp fırına koyduktan sonra biz de başladık şeker hamurları ile oynamaya. Tabii ki fırından gelen kokular özellikle benim için dayanılmazdı:) Çayla birlikte afiyetle yedik keklerden.

Peki sen şeker hamuru ile neler yaptın derseniz işte benim şeker hamurundan yaptığım süslemeler:

                                                               İlk figür denemem! 


                                             Ayıya benzedi mi çok emin değilim ama sevimli oldu:)


                                       Yeni doğan bebek kurabiyesi için de bir süsleme yaptım.

                                                            Uyuyan bebeğe ba-yıl-dım!


                          Günün sonunda da yaptığımız cici süslemeleri kutuya koyup eve götürdük:)



Siz de şeker hamuruna ilgi duyuyorsanız kurslar hakkında bilgi almak için De Cooks Academy'nin sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Kursun kesinlikle çok zevkli olduğunu söylemeliyim:)




1 Kasım 2013 Cuma

Paylaşılamayan Bir Oyuncak...


Toprak ve Can!

Toprak sakin, az ağlayan, zor gülen bebeğimiz.

Can hareketli, duygusal, güler yüzlü, yüzünde bazen aynı anda göz yaşları ve gülücükler olan bebeğimiz.

Ailemizin neşe kaynakları, ilk bebeklerimiz, ilk mutluluklarımız, ilk heyecanlarımız...

Birlikte hem çok güzel vakit geçiriyorlar, hem de zaman zaman çekişiyorlar. Toprak 20, Can 16 aylık.

Geçenlerde 2 gün bir aradaydık. Anneleri ve teyzeleri olarak zorlandığımızı itiraf edelim:) Annem nasıl başarıyorsa ikisine aynı anda gayet güzel bakıyor. Bizim için o kadar kolay olmadı ikisine aynı evde bakmak. Çoğunlukla gülücükler, alkışlar, şarkılar havada ucuşsa bile kavga da eksik olmadı.

Toprak, Can ne ile oynasa hemen onu almak istiyor. Cancağazım da oyuncağını vermek istemediğinde Toprak sinirleniyor, ağlıyor, hatta onu ısırmaya çalışıyor. Peki ya Can'ın en sevdiği oyuncağı mevzu bahisse neler olur dersiniz? İşte bunlar olur:
                             


" Ben oynamak istiyorum! Ben de, ben de!"



                                                          "Acaba hangimizde kalacak?"




                                                         " Hayıııııır, bırakmam!"
                           


                                                            "Galiba bende kaldı???"



                                     " Kaçabildiğim kadar kaçtım ama tekrar geliyoooor."
                         


                                            "Öyle hemen vazgeçmem yine geldim!"




30 Ekim 2013 Çarşamba

Krup Hastalığı

Evet, nur topu gibi bir hastalıkla daha karşı karşıyayız. İlkbaharda bronşiolit, yazın el ayak ağız hastalığı
derken sonbahar-kış mevsiminin hastalığını geçirmemek olur mu, tabi ki olmaz.  Maalesef Krup hastalığı ile hiç de memnun olmayarak tanışmış bulunuyoruz:(

Krup mu, o da ne derseniz işte Krup hastalığı hikayemiz: 

Pazar günü saatlerin bir saat geri alınmasına ek olarak canım oğlum Toprak da kendi saatini bir saat geriye alarak 6:30'da ağlayarak uyandı. Yanına gidince hemen boynuma sarıldı ve bir süre daha ağlamaya devam etti. Ters bir şey olduğunu anladım ama herhalde kötü bir rüya görmüştür dedim. Biraz zaman geçtikten sonra kahvaltısını hazırladım. Kahvaltı etmek istemeyince şansımı bir de tarhana çorbası ile denemek istedim ama iki kaşıktan fazla içmedi. Biraz zaman geçtikten sonra erken de uyandığı için tekrar uykusu geldi ve güzelce uyudu. Saat 13.00'e doğru uyandığında yanakları al aldı, hemen ateşini ölçtük 38.5 çıktı. Ateşini düşürmeye çalıştık. Ateşi bir türlü düşmeyince ateş düşürücü verdik. Burnu çok hafif akmaya başlıyordu ve çok kesik kesik birkaç kez öksürdü. Soğuk algınlığı herhalde yarını bekleyelim dedik zaten pazar günüydü. Aksam üstü keyfi iyice kaçtı ve tekrar uyumak istedi. İkinci uykusuna yattı ve ne olduysa ondan sonra oldu zaten. Uyandığında suratı kıp kırmızıydı ve yavrum  tek kelime ile "yanıyordu".  Ateşini ölçtüğümüzde 40.2 olduğunu gördük ve hemen duşa soktuk. Ateş düşürücü verdik. Çok tuhaf bir şekilde öksürüyordu. Her zamankinden farklı şekilde nefes alıp veriyordu. Ağladığı zaman sesi çıkmıyordu. Hemen çocuk doktoru olan bir hastanenin aciline gittik. Yolda ateşi biraz düşmüş ve rahatlamıştı. Ben tabii panik içindeydim. Doktor muayene ederken Toprak yine tuhaf şekilde öksürüyordu ve doktor evde de köpek havlamasına benzer şekilde mi öksürüyordu diye sorunca şaşırdık. Çünkü aynen tarif ettiği gibi yavrumdan çıkan ses köpek havlaması gibiydi. Doktor muayene ettikten sonra tüm bulguların Krup hastalığını gösterdiğini ama idrar yolu enfeksiyonu riskini elemek için idrar tahlili yapacağını söyledi. Krup'un bir üst solunum yolu hastalığı olduğunu, virüsün bu hastalığa sebep olduğunu belirtti.

Krup nöbetine en iyi gelen şey soğuk havaymış. Evde tıkanan yavrum dışarı çıkıp hastaneye gelirken açılmış. Zaten idrar yapması için hastanenin acilinde beklerken ateşinin de düşmesinin etkisi ile Toprak oradan oraya koşmaya başladı. Aklınızda olsun çocuğu sakin tutmak, yormamak gerekiyormuş sonra öğrendik biz de. Tahlilin çıkmasının ardından tekrar doktorun yanına gittik. İdrar tahlili doktorun tahmin ettiği gibi temiz çıktı. Bu aşamada ateşini kontrol altında tutmamız, eğer tekrar öksürüp tıkanırsa soğuk hava almasını sağlamamız ve dik pozisyonda tutmamız, burnunun açık olmasını sağlamamız ve odasının ısını 16-20 derece arasında tutmamız gerektiğini öğrendik. Krup nöbetinde soğuk buhar tedavisi  uygulanırmış. Biz hastaneye gittiğimizde durumu iyi olduğu için soğuk buhar tedavisine ve daha ağır durumlarda kullanılan kortizonlu ilaca gerek olmadı. Evdeysek derin dondurucunun kapağını açarak çocuğun soğuk hava solumasını sağlamak iyi gelirmiş. Krup virüsün neden olduğu bihastalıkmış. Virüs bazı çocuklarda  Krup'a neden olurken bazılarında olmuyormuş. Üst solunum yollarında oluşan ödem nedeniyle akciğerlere yeteri kadar hava ulaşamıyormuş krup hastalığında. Çocuk yatar pozisyondayken boğazındaki  ödem artacağı için uyurken başının yüksekte olmasını önerdi doktorumuz. Uyandıktan bir süre sonra bu ödemin geçeceğini belirtti. Ateşli olduğu için ince bir body ve ateş daha da yükselirse sadece bez ile kalmasını söyledi. Sabahtan beri hiçbir şey yemediğini söyleyince hastayken sadece şu içmesinin bile yeterli olacağını, iyileşen kadar su ve kraker ile beslenmesinin normal olduğunu söyledi.

Hastaneden eve geldikten sonra Toprak enerjisini kaybetti. Ateşi tekrar çıkmaya başladı, sütünü bile içmeden kucağımda oturur pozisyonda uyudu. Krup hastalığında gözlem önemli olduğu için ben de onunla yattım. Gece saat 04.00'e kadar ateş düşürücü ilaca rağmen ateşi 39'un altına düşmedi. Odasının camını açık tuttuk, kalorifer peteğini kapattık. Gece sık sık öksürerek uyandı ve bu durumlarda hemen dik pozisyona getirdim. Ama en kötüsü çok kısa bir öksürüğün hemen ardından kucağıma almama rağmen fena tıkanması ve kusması oldu. Ben  panikle eşime seslenmeye ve oğlumu dik tutmaya çalışıyordum. Toprak bunların ardından ağlamaya çalıştı ama ağlamaya bile gücü yoktu, kendini bırakıverdi yavrum. Aslında bu durumda anne ve babanın sakin olması çok önemliymiş. Ebeveyni panik olan çocuk da paniğe kapılarak nefes almakta daha çok zorlanıyormuş. Ben bunu başaramadım açıkcası, allahtan eşim çok soğukkanlıydı. En son bu öksürüğün ardından bir kaç saat uyuyabildi. Ben en ufak bir hareketinde ne oldu acaba diye sabahı sabah ettim. Hastalığın en zor olan kısmını böylece atlatmış olduk. Krupta ilk gün en zor  ve yoğun geçermiş. Ertesi gün yine çok fazla hırıltısı vardı ve sesi hala çıkmıyordu. Onu hiç yormadan, yemek yemesi için zorlamadan sıvı almasını sağlayarak, yine öksürükle günü geçirdik. Ateşi 38 derecelerdeydi. O gece de yine yemeği ve sütü reddetti. Çok bol su içti ve biraz çubuk kraker yedi. Normalde aman onu yemesin o hazır, şu paketli, bu şekerli diyen ben ne yerse yesin moduna geçtim. Gece bir öncekine göre çok rahat geçti. Ben yine başında nöbetteydim tabii.

Dün sabah uyandığında ise burnu iyice akmaya başlamıştı ve artık normal ama daha sık öksürüyordu. Ben hemen kendi doktoruma koştum. Acaba ateşi düşsün, soğuk hava alsın derken çocuğu üşüttük mü diye endişeye kapıldım. Neyse ki ciğerlerinde vs. bir sorun yok, bu durum krubun ikinci aşamasıymış. Boğazındaki balgamı sökmek için bir şurup ve burnu için yapma bir damla kullanıyoruz o kadar. Bir hafta sonra tekrar kontrole gideceğiz ama her geçen gün yavrum daha iyi oluyor. Yavaş yavaş iştahı açılmaya da başladı. Krup hastalağının tekrarlayıp tekrarlamayacağını gözlemleyeceğiz. Eğer tekrarlarsa artık daha bilinçliyim ama bu durumda krup'un altında alerjik sebepleri arayacağız. İnşallah tekrarlamaz.

Krup ile ilgili bu yazıya da göz atabilirsiniz.

Çocuklarımıza sağlık diliyorum....


25 Ekim 2013 Cuma

Hamilelik Günlüğü : 17 - 20. Haftalar




Hamilelik günlüğüm kaldığı yerden devam ediyor... Hamileliğimin 17 -20.  haftaları oldukça hareketli geçti. Aslında 16. haftada gitmem gereken doktor kontrolüne tatilde olduğum için 17. haftada gittim. Bu kontrol hepimizin merakla beklediği bebeğimin cinsiyetine açıklık getirecekti. Daha önce bu yazımda da bahsettiğim gibi bir kızım olacağını 17. haftada öğrendim. Oğlumuzun ardından bir de kızımız olacağı için sevindik:)

Yaşasın İlk Hareketler
16. haftanın sonlarına doğru minik kelebeğimi ilk kez hissettim:) Bir akşam eşimle sohbet ederken aniden içimden biri bana dokundu. Sadece bir kez olduğu için ilk başlarda emin olamadım ama gün geçtikçe bebeğimin hareketleri çok net hissetmeye başladım. Toprak'a göre oldukça farklıydı kızımın ilk hareketleri. Oğlumun ilk hareketlerini hissettiğimde defalarca vurmuştu bana hani "içimde mısır patlıyormuş gibi oldu" diyorlar ya aynen öyleydi:) İkinci gebeliklerde bebeğin hareketleri ilkine göre daha önce hissediliyormuş. Ben ikisini de yaklaşık aynı zamanda hissetmeye başladım. Bebeğin hareketlerini hissedebilmek harika bir duygu. Hatta şuanda bile hareket ediyor, anlıyor tabii onu düşündüğümü:) Onunla konuşunca bana tepki vermesi anne ile bebek arasındaki inanılmaz bir bağın en güzel örneği değil mi? Evde bir çocuk olunca malum ses seviyesi de yüksek oluyor, bir de bu bebiş 2 yaşına yaklaşıyorsa inatlaşmanın, ağlamaların, gülücüklerin, çığlıkların ortasındasınız demektir! Yavrum da bu seslere kayıtsız kalmıyor tabii, başlıyor vurmaya. İkinci çocuklar gürültüye alışık oluyorlar diyorlar. Bakalım bizde neler olacak?

Bendeki değişiklikler:
Önceki haftalara göre karnım biraz daha büyüdü. İlk aylarda verdiğim 3 kiloyu geri aldım. Hala hamile kaldığım kilodayım yani. Ne zaman kilo alacağım diye merak etmeye başladım ama iş-çocuk-ev derken bu koşturmaca içinde neden kilo alamadığımı anlayabiliyorum. İştahım açık olmasına rağmen aşırı yemek yemiyorum. Sadece yemeklerden sonra canım tatlı istiyor ve buna hayır demiyorum:) İkinci trimestere başlamamla kendimi çok daha iyi hissetmeye başladığımı söylemiştim. Bu durum hala devam ediyor, sonuna kadar da etsin lütfen! İlk başlarda yaşadığım zorlukları atlattıktan sonra artık hamileliğin keyfini sürdüğümü söyleyebilirim. Ama ikinci hamileliklerde ilkindeki kadar keyif sürmenin imkanı yok doğrusu.

20. Hafta doktor kontrolü ve Yolun Yarısı:
20. Haftaya geldiğimizde Sarper ve Toprak ile birlikte kontrol için doktor yollarındaydık. Ben yine acaba her şey yolunda mı diye bir gün öncesinden stres olmaya ve bebeği göreceğimiz için heyecanlanmaya başladım. Hamileliğin ilk haftalarında ultrason ekranına baktığımda bebeğimin tüm vücudunu rahatlıkla görürken bu kez kafasını, kollarını, bacaklarını ayrı ayrı gördüm. Çünkü uzamış ve kilo almıştı. Bir kutu cola ağırlığına ulaşmış yavrum:) Çok şükür yolun ilk yarısına sağlıkla ulaştık. Darısı bundan sonraki haftalarımızın başına :)

                                       Hamilelik Günlüğü Yazılarım


24 Ekim 2013 Perşembe

Doğada Geçen Bir Bayram...


Toprak bayramda rahmetli anneannemin topraklarındaydı. Mis gibi havası, yem yeşil ormanları, insanı mayıştıran dere sesinin eşliğinde güzel bir kaç gün geçirdik. İstanbul'un kalabalığının ardından burası bizim için bir cennet adeta.




Oğlum Esmahanım'a varır varmaz nereye koşturacağını bilemedi. Burası neden yem yeşil dercesine etrafına şaşkın şaşkın bakındı. Tavukları, inekleri inceledi, hemen bir köpek bulup onunla oynadı. Otlarla uğraştı, dalından salatalık koparıp yedi. Tam anlamıyla doğaya kavuştu yavrum:)



Dere yolunda yaptığımız yürüyüşte her yer taş olduğu için yürümekte biraz zorlandı. Böyle durumlarda tabii ki çare babanın omuzu:) Yolda bulduğu kendinen bir hayli uzun dallarla oynamayı da ihmal etmedi. Bu aralar kimden ne gördüyse taklit etmekten büyük keyif aldığı için sopayla yürümeye çalıştı.



Temiz havanın etkisi ile öğlen uykusuna kendini öyle bir kaptırdı ki neredeyse bir öğleden sonrayı uyuyarak geçirdi. Topladığımız kestanelerin tadını çok sevdi zeytin gözlüm. Bulduğu ilk fırsatta temizlikten de hiç kaçınmadı:)


Traktöre tek kelime ile bayıldı. Motosiklet, araba derken bir de orada traktör sevdasına kapıldı. Traktöre binmek için bahçeden kaçmaya çalıştı sürekli.


Minik kelebeğim de bu güzel bayramda karnımda bize eşlik etti. İnşallah önümüzdeki sene Toprak'ı kardeşi ile buralarda oynarken göreceğiz:)



Umarım herkesin bayramı huzur dolu geçmiştir.